Wednesday, 21 December 2011

sanıyorsanız

Siyah saçıma alıştım sanıyorsanız
yanılıyorsunuz.


bazen çok sert olabildiği gibi
bazen de yumuşacık oluyor

bazen kendi kendine güzel şekil alırken
bazen cadı gibi kalabiliyor

üstelik hala buklelerim geri dönmedi.

ah siyah saç ah!

Sunday, 11 December 2011

Münih Havaalanı Büyüklüğünde Alnımı Ortaya Çıkaran Saç Rengi Bilin Bakalım Hangisi?

O Değil De

Eski saçıma kavuşmak için en az 2 yıl geçmesi gerekiyormuş.
AHAHAHAHAAHAHAHAAHAHAAHAHAHAAHAHAHAA
HAHAHAHAHAHAAHAHAHAHAHAHAHAHAHAAHAHA
HAHAHAHAHAHAHHAAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHA
histerik.

Dedi Ki

Siyah saçlı başka biri olmuşşun
Sarı sana yakışıyordu
Sarıyken benim kızımsın
Siyahken başkası


sustum.
çünkü aynı şeyi ben de düşünüyordum.

Siyah Saçlı Avuntularım HAHAHAühühü






Friday, 9 December 2011

'Biraz koyu mu olmuş ne'

zaten siyah saç seven sevgili aşamasını atlattık aile aşamasına geldik
hep sarıma alışmış ailem ki öyle severler beni
'Biraz koyu mu olmuş ne' tepkisini verdiler.
Kardeşim de ilk kez okşamadı saçlarımı sarıldığında.

Böhü!

Bir Zamanlar Ben ve Saçlarım

Çok değil.
Tam da geçtiğimiz yaz.
Oh kıvır kıvır
Oh aralarda güneş sarısı
Yüzüm gözüm gülüyor.
Siyahla çok ciddiyim oğlum
Hiç bana göre değil

'yüzün ortaya çıkmış dilan'





HADİ BE ORDAN!
yüzüm ortaya çıkmışmış.
AY gibi hatta DOLUNAY gibi çıktı yüzüm
beyaz görünmek de bir ilginç
hayır bebek beyazı olsam içim yanmaz.
ben sarı saçlarımı özledim.

imza: mihriban

Wednesday, 7 December 2011

uyandım bir baktım

Siyah saçımı topladım
uyuyakaldım
uyandığımda
Erol Büyükburç'a benziyordum.

Tuesday, 6 December 2011

Rakı Sonrası Güzel Yahu


Rakı sonrası çakırkeyif olunca
Siyah da güzel sarı da



Karşıdan Gelen Siyah Saçlılar

beşinden biri rus olduğu belli
kalan dördünden birinin güzel olmuş siyah rengi
kalan üçünden birinin yüzüne gitmiş düz siyah saç modeli
kalan ikisinden ikisi de iğrenç yarabbim

hemen atkımla saçlarımı kamufle ediyorum
iyi ki kış aylarını seçmişim siyah renk için


en sevdiğim türban aksesuarım


Londra'dan almıştım kendisini
Nasıl da takıp sarı saçlarımı kabartıp kullanıyordum
Aslında siyaha da yakıştı ben çok sevdim yani
ama dışarı çıkınca herkesin baktığını gördüm
uyuz oldum
niye bu şehirde*bu ülkede herkes birbirine dik dik bakar ki
hemen suratım asıldı
UF
OF

Siyah Saç Düz Daha mı Güzel

Aslında siyah saç düzken daha güzel ama öndeki bu uyduruk sağa doğru uzamış kahkül modeliyle barışamıyorum
kahkül de kestirmek istemiyorum yeniden
zaten tipik saç modelidir ya saç siyahsa kahkül kesilir hemencecik
ben bir tek ablama yakıştırıyorum o modeli
ben buklelerimi geri istiyorum


Nerde benim eski buklelerim

saçlarım sarıyken kendi kendine deniz sonrası oluşan buklelerimi kaybettim ühühühü


Myspace kızı oldum eeeeek



Durup durup aynaya baktığım doğrudur.
Üstelik boya sonrası ilk saç yıkamam da gerçekleşti. Simsiyah sular akarken IYYY efektleri de banyoda yankılandı.
Ha çok mu mutsuzum, hayır aslında. Böyle daha değişik biri oldum. Eskisi gibi bir sersemlik yaptığımda açık renkli saçlarıma vurup sevimlilik yapabiliyordum ama şimdi siyah etkisi daha ciddi tepkiler veriyorum.
Bir de galiba myspace kızlarına benziyorum gitgide HAYIIIIIIIIIIIIIIIR



Saçlarım Siyah Gözlerim Kahverengi EEEK

Gözlerim kahverengi ve kaşlarım açık olduğu için saçlarımla uyumsuzum.
Bugün ben çok huysuzum.

Wednesday, 30 November 2011

Siyah Saçla İlk Sabah

O aynadaki kim ya!
eyvaaah yüzüm ölü gibi.
bembeyazım ben zehirlendim mi acaba.

İşte siyah saçın sonuçları tataaa diyerek gün başladı.

Oynuyorum arada sırada ama çok da umursadığımı kendime belli etmiyorum..

-

Dışardaki işlerime gittim.
İstiklal'de yürürken aklıma kuafördeki yorumlar gelmeye başladı:
rus gibi
derken karşıdan siyah saçlı kırmızı rujlu bir rus geçiverdi.
eyvah dedim.
ayıp dilan sus dedim.
geçmez bu renk kolay kolay gibi
yanımdaki kızın soluk siyah renkli saçına baktım
eyvah dedim.
olur mu dilan boyatınca düzelir o da dedim.
birden sarışın kızları gözüm seçmeye başladı
güzeller galiba
şunun sarısı
şunun modeli
şunun üstündekine uyumu
of dur bir dilan ya beyninin oyununa geliyorsun dedim.

toplantı bitti,
dergi buldum masada açtım bakıyorum kahvemi içerken.
ne güzel bir çekim
model iyiymiş
derken
sarı saçlarına takıldı gözüm.
ARGH!
ilk günden mi!
bu kadar devlet meselesi mi olacak şimdi bir saç rengi!
sorularımı aldım çantama, eve geri dönmek üzere yürümeye başladım.

kulaklığımı son ses açtım ki beynimi duymayayım.
vitrinlere bakmıyorum ki yansımadaki saçlarımı düşünmeyeyim.

Sokağa geldiğimde Mavra'ya uğradım, henüz tanıştığım ama belli ki çok seveceğim mekanın sahibesi Yonca'yı gördüm,
sen bir değişmişsin, dedi.
eyvah dedim.
yok olmuş,dedi
soluk olmuşum,dedim
makyaj yaparsın,dedi
artık galiba,dedim
biraz değişiklik iyidir ,dedik sonuç olarak.

kargoya gittim,dönerken Yonca'yı yine gördüm.
aklıma takıldı ya,dedim
çok mu kötü olmuş?
hayır öyle bir şey söylemedim ki ben,dedi
güzel olmuş,ama seni eski halinle tanıdığım için aradaki farka şaşırdım,dedi.
doğru aslında,haklısın,dedim


eve girene dek beynimi susturdum.
tam anahtarla kapıyı açıyordum ki biri fısıldar gibi beynime bir soru düştü:
'daha yeni başlayan bir ilişkinin ilk haftalarında saçını tamamen değiştirmiş olduğunun farkında mısın?'

eyvah,dedim.



İlk Görenler


Kuaförden keyifle çıktım aslında.
Saçlarım kırık çatal yeşile kayar görünmüyordu çünkü.
Ama fönden olsa gerek çok havalıydı.
Üstümde de leopar kürküm vardı.
Fönlü simsiyah parlak saçlarım.
Eyvah dedim.
Ben ki milleti umursamam bakan olursa kendime uyuz olmayayım şimdi!

Taksiye atladım hemen.
Taksici dönüp bakarsa veya aynadan bakarsa kavga çıkartma kararı da aldım yanıma.

Adam umursamadı bile beni.
Hah dedim sarı kahve halim olsaydı hemen bakardı pis pis.
yok ya dedim bu iyi bir adama benziyor.

Gaye'yle görüştük ilk başta.
Gördüğü anda 'bugüne kadar en güzel halin' diyerek girdi konuya.
Gaye'ye güvenirim,çok hem de.Zevkine de sözüne de.
Söyler çünkü direkt şöyle yap bu olmadı diye.
Fotoğrafçıyım diye renk zevkim var diyebilirim ama Gaye çok yetenekli bir ressam,renklerden en iyi o anlar elbet.
Oh dedim.
Anlattım biraz: sert görünüyor olabilirim böyle ama olsun,sanırım öyle bir dönemdeyim.
İyi yaptın dedi.

Ordan çıktım Ece'yi görmeye, yanında Emrah vardı.Emrah beni tanımadı.Uyuz oldum.Ben Dilan ve saçlarım artık siyah dedim.AAA dedi,sarhoş diye çok umursamadım.Ödeşiriz elbet.
Ece gördü,dur,dedi.
Tuvalete götürdü beni ki ışıkta görsün diye.
Olmuş,dedi.Olmasa söylerim,dedi.Ki söyler.Geçen yıl saçımın sol yanını kazıttığımda veya piercing taktığımda acımadan olmamış demişti.

Rahatladım biraz yahu.
Hemen tipik wc günlüğümüze bir kare ekleyelim dedik,bu sefer siyah saçlı halimle:

Yalnız gece boyunca herkese saçlarımı değiştirdim nasıl olmuş diye sorup durdum.İyi ki sarhoşlardı.

Arada sevgilime de sürpriz fotoğraflar yolladım,güzel olmuşsun dedi.Yanıma gelip görünce de aynı şeyi söylersin umarım,dedim.



Siyaha Nasıl Karar Verdim?




Son üç yılda en büyük istikrar saçlarımı uzatmak konusundaydı.
Ne dalgası dalga ne kıvırcığı kıvırcık olan saçımın onca renkten sonra ne renk olduğu bile belli değildi.
Okul sonrası iş güç derdine düşünce ve kendimi bulmaya başladıkça kuaförde geçirilen zamanın ne derece kayıp olduğunu düşünmeye başladığım için ve gitgide doğallıktan yana olmaya başladığım için rengine dokunmadım saçlarımın son üç yıl boyunca.
Londra'da geçirdiğim yıllarda zaten kuaföre gitmek kira parasına denk geldiği için iyice unutmuştum saçlarımı.Ya topluyorum ya da cadı kıvamında salıyordum saçlarımı.
Eski sevgilimin de önerisiyle kahkül kestirmiştim.Tabi ondan ayrıldıktan sonra kestirmiş olmam da ayrı mesele.Neyse.
Londra'da güneş görmedikçe beyazlamaya yüz tutan cilt rengim ve koyulaştıkça koyulaşan saçlarım ile en son koyu kumrala dönüşmüştüm.
Derken geçtiğimiz yaz birkaç ay Akdeniz'e sığınınca deniz güneş kum derken saçlarım koyu kalmaya başladı fazlasıyla.Ve yine kuaför maceraları başladı.Bu sefer daha kısa süreli.Ufak balyajlar.Platinden sonra yandığı için saçlarım ancak toplanmıştı zaten,bu yüzden balyajları küçük tutamlar halinde tuttum.Zaten bir saatten fazla kuaför muhabbetlerine maruz kalmak migren krizleri,huysuzluk ve kaçışlarla sonlanabilir diye en kısa işlemleri tercih etmeye başladım.
Denizin ve kullandığım sarıları belirginleştiren saç kreminden sonra çocukluğumdan beri istediğim renge kavuşmuştum.Üstelik saçlarımın uzunluğuyla da buklelerim kendiliğinden oluşuyor ve dilediğimce model verebiliyordum.
Saçlarımın güzel oluşundan bahseden herkese sevimli tepkiler verebiliyordum açık kumral ve bukleli saçlarla.

Derken.

İstanbul'a dönüş.
Yeni bir süreç.
26 yaş krizi.
Kış ayları.
Şehir gürültüsü.
Cağnım yurdum egolu insanları.

Bunalımın eşiğinde sallanmaya başladım.
Bu da yetmezmiş gibi yeni bir sevgilim de oldu.
Üstelik ilk karşılaşmamızda saçlarımın güzel olduğunu söyledi.

Aradan birkaç hafta geçmişti ve ben cadılar bayramı için rahibe kostümümü üstüme geçirmiştim.
Siyah peruğumu taktığım anda arkadaşlarımın abartılı tepkileriyle karşılaştım.
Evet siyah renk güzel görünüyordu.
Sert ve güçlü bir görünümü vardı.
Fakat cesaretim peruktan öteye geçebilir miydi acaba.





Bir yengeç burcuyum,yükselenim de balık!
Taktım mı vazgeçemem alışkanlıklarımdan.
Yumuşak renklerin insanıyım.

Ama bunalımın gücü sağolsun katı bir insana dönüştüğümü farketmeye başladığım bugünlerde
bir değişiklik ister oldu her yerim.
Eh pek tabi önce saçlarımdan başlamak gerek dedim.
Zaten durup bakınca kendime son zamanlarda ne çok siyah giydiğimi farkettim-ki ben çiçek böcek rengarenk giyinmeyi hep sevdim.

Son bir hafta boyunca twitterdan toplantılara marketten iş toplantısına hep aynı soruyla gittim; sizce bana siyah saç yakışır mı?

Vamp olur,gotik olur,süper olur,yok asla böyle güzelsin,sana her renk yakışır,denemelisin,sakın deneme geri dönemezsin kendi rengine .

Eh dedim.Dur bakalım kaderin kollarına bırakalım kendimizi.

Derken dün sabah.
Uyandım.
Gün bugündür dedim.

Annem kesin kızar bana sarımı çok seviyor çünkü,ne yapsam acaba dedim.
Biraz gergin günler geçirdiğimi bildiği için telefonda çıtlatayım dedim.
Saçlarımı koyulaştırmayı düşünüyorum bu ara canım sıkkın.
Geçiştirdi.Siyahı aklından geçirmedi bile eminim.

Kuaförleri araştırdım.Makas var.Hair Mafia var.Bu aralar ikincisi pek tutuyor.
Aradım ilkinin en yakın şubesini.Pek havalılar canım.Sildim listeden.
En fazla 3 kere denemem gerekli,zorlamıcam şansımı dedim.
Hair Mafia çok ilgilendi telefonda bile.
Gelin bakalım konuşalım dediler.
Üşenmedim -ki ben hep üşenirim dışarıya çıkmaya iş dışında-
Kalktım gittim Nişantaşı'na.
Üstelik tam da iş çıkış saatinde.
Üstelik metronun en kalabalık saatinde.

Yolu bulmaya çalıştım.ah diyorum hep taksiyle önünden geçiyorum ben buranın şimdi niye bulamıyorum.Derken vazgeçtim.
Ben evime dönüyorum ya derken yanımda kocaman bir tabela gördüm.
Sanırım siyah saçım olacak diyerek içeri girdim.

Aman şimdi reklam yapıyor gibi olmayayım da güzel bir ekip var.İlgilendiler.
Ama siyahtan vazgeçirmeye çalıştılar.Koyu kahve yapalım anlaşılmaz hem.Geriye dönüşü kolay olur.Aksi takdir en az 2 yılda dönersin kendi rengine dediler.

Biri Rus gibi olursun dedi,ne demek istiyorsun sen dedim.Ayrımcı değilim pardon,hani bembeyaz ten kırmızı ruj siyah saç diye dedim dedi.Kırmızı rujuma aşığım laf söyletmem,dedim.

Yaşayıp kendim göreyim dünyanın sonu değil ya elbet uydururum bir model bir iki yıl idare ederim ben, dedim.
Eh peki başlat boyayı dedi Ahmet ekip arkadaşına.

Ve olan oldu.



Başımdan Geçen Renkler

Ortaokuldan beri saçlarımın rengiyle oynadığım doğrudur.
İlk balyajımda gıcık matematik hocama papatya suyu hocam dediğim de doğrudur.
Lisede iş ciddiye bindi röfleye doğru bir adım attım.
Sarı üzerine kurulu hayallerimin olduğu dönemler old
u elbet her genç kız gibi.(sarışın olmayan Türkiye'de büyümüş genç kız gibi.)

Şöyle bir bakalım çocukluktan bu yana saçlarım hangi aşamalardan geçmiş: