Wednesday, 30 November 2011

Siyaha Nasıl Karar Verdim?




Son üç yılda en büyük istikrar saçlarımı uzatmak konusundaydı.
Ne dalgası dalga ne kıvırcığı kıvırcık olan saçımın onca renkten sonra ne renk olduğu bile belli değildi.
Okul sonrası iş güç derdine düşünce ve kendimi bulmaya başladıkça kuaförde geçirilen zamanın ne derece kayıp olduğunu düşünmeye başladığım için ve gitgide doğallıktan yana olmaya başladığım için rengine dokunmadım saçlarımın son üç yıl boyunca.
Londra'da geçirdiğim yıllarda zaten kuaföre gitmek kira parasına denk geldiği için iyice unutmuştum saçlarımı.Ya topluyorum ya da cadı kıvamında salıyordum saçlarımı.
Eski sevgilimin de önerisiyle kahkül kestirmiştim.Tabi ondan ayrıldıktan sonra kestirmiş olmam da ayrı mesele.Neyse.
Londra'da güneş görmedikçe beyazlamaya yüz tutan cilt rengim ve koyulaştıkça koyulaşan saçlarım ile en son koyu kumrala dönüşmüştüm.
Derken geçtiğimiz yaz birkaç ay Akdeniz'e sığınınca deniz güneş kum derken saçlarım koyu kalmaya başladı fazlasıyla.Ve yine kuaför maceraları başladı.Bu sefer daha kısa süreli.Ufak balyajlar.Platinden sonra yandığı için saçlarım ancak toplanmıştı zaten,bu yüzden balyajları küçük tutamlar halinde tuttum.Zaten bir saatten fazla kuaför muhabbetlerine maruz kalmak migren krizleri,huysuzluk ve kaçışlarla sonlanabilir diye en kısa işlemleri tercih etmeye başladım.
Denizin ve kullandığım sarıları belirginleştiren saç kreminden sonra çocukluğumdan beri istediğim renge kavuşmuştum.Üstelik saçlarımın uzunluğuyla da buklelerim kendiliğinden oluşuyor ve dilediğimce model verebiliyordum.
Saçlarımın güzel oluşundan bahseden herkese sevimli tepkiler verebiliyordum açık kumral ve bukleli saçlarla.

Derken.

İstanbul'a dönüş.
Yeni bir süreç.
26 yaş krizi.
Kış ayları.
Şehir gürültüsü.
Cağnım yurdum egolu insanları.

Bunalımın eşiğinde sallanmaya başladım.
Bu da yetmezmiş gibi yeni bir sevgilim de oldu.
Üstelik ilk karşılaşmamızda saçlarımın güzel olduğunu söyledi.

Aradan birkaç hafta geçmişti ve ben cadılar bayramı için rahibe kostümümü üstüme geçirmiştim.
Siyah peruğumu taktığım anda arkadaşlarımın abartılı tepkileriyle karşılaştım.
Evet siyah renk güzel görünüyordu.
Sert ve güçlü bir görünümü vardı.
Fakat cesaretim peruktan öteye geçebilir miydi acaba.





Bir yengeç burcuyum,yükselenim de balık!
Taktım mı vazgeçemem alışkanlıklarımdan.
Yumuşak renklerin insanıyım.

Ama bunalımın gücü sağolsun katı bir insana dönüştüğümü farketmeye başladığım bugünlerde
bir değişiklik ister oldu her yerim.
Eh pek tabi önce saçlarımdan başlamak gerek dedim.
Zaten durup bakınca kendime son zamanlarda ne çok siyah giydiğimi farkettim-ki ben çiçek böcek rengarenk giyinmeyi hep sevdim.

Son bir hafta boyunca twitterdan toplantılara marketten iş toplantısına hep aynı soruyla gittim; sizce bana siyah saç yakışır mı?

Vamp olur,gotik olur,süper olur,yok asla böyle güzelsin,sana her renk yakışır,denemelisin,sakın deneme geri dönemezsin kendi rengine .

Eh dedim.Dur bakalım kaderin kollarına bırakalım kendimizi.

Derken dün sabah.
Uyandım.
Gün bugündür dedim.

Annem kesin kızar bana sarımı çok seviyor çünkü,ne yapsam acaba dedim.
Biraz gergin günler geçirdiğimi bildiği için telefonda çıtlatayım dedim.
Saçlarımı koyulaştırmayı düşünüyorum bu ara canım sıkkın.
Geçiştirdi.Siyahı aklından geçirmedi bile eminim.

Kuaförleri araştırdım.Makas var.Hair Mafia var.Bu aralar ikincisi pek tutuyor.
Aradım ilkinin en yakın şubesini.Pek havalılar canım.Sildim listeden.
En fazla 3 kere denemem gerekli,zorlamıcam şansımı dedim.
Hair Mafia çok ilgilendi telefonda bile.
Gelin bakalım konuşalım dediler.
Üşenmedim -ki ben hep üşenirim dışarıya çıkmaya iş dışında-
Kalktım gittim Nişantaşı'na.
Üstelik tam da iş çıkış saatinde.
Üstelik metronun en kalabalık saatinde.

Yolu bulmaya çalıştım.ah diyorum hep taksiyle önünden geçiyorum ben buranın şimdi niye bulamıyorum.Derken vazgeçtim.
Ben evime dönüyorum ya derken yanımda kocaman bir tabela gördüm.
Sanırım siyah saçım olacak diyerek içeri girdim.

Aman şimdi reklam yapıyor gibi olmayayım da güzel bir ekip var.İlgilendiler.
Ama siyahtan vazgeçirmeye çalıştılar.Koyu kahve yapalım anlaşılmaz hem.Geriye dönüşü kolay olur.Aksi takdir en az 2 yılda dönersin kendi rengine dediler.

Biri Rus gibi olursun dedi,ne demek istiyorsun sen dedim.Ayrımcı değilim pardon,hani bembeyaz ten kırmızı ruj siyah saç diye dedim dedi.Kırmızı rujuma aşığım laf söyletmem,dedim.

Yaşayıp kendim göreyim dünyanın sonu değil ya elbet uydururum bir model bir iki yıl idare ederim ben, dedim.
Eh peki başlat boyayı dedi Ahmet ekip arkadaşına.

Ve olan oldu.



No comments:

Post a Comment